15.10.09

Ay aman...

Hastayim ama yazacagim sayin seyirciler...Yazmazsam olmuyor...o kadar çok sevdim ben bu blog işini...
Neyse yazmak istediğim şey bir süredir üzerinde düşünmekte olduğum bir konu; ben yaşarken etrafimdan kayıp gidenler...Üzerinde düşünüyordum ama bir türlü kafayi toparlayip kelimelerle fikirleri örtüştürememekteydim...Biraz'in şuradaki yazisini okuyunca benim de kafamin toparlanasi geldi:)

Sadet kısmına gelince mesele şöyle gelişiyor:

Ben uzuuuunca bir süredir güzel ülkemin gazetelerini okumamaktayim..Gene uzunca bir süredir gene güzel ülkemin NETEVE haric hicbir kanalinin haberlerini dinlememekteyim. Gene uzunca bir süredir arabada kesintisiz müzik yayini yapan kanallar hariç herhangi bir radyo kanalı dinlememekteyim. Güzel ülkemin pek moda olan NETEVEEMESENBİSİ dizileri de dahil (battestar galactica hariç ki o da feci bir sonla bitti zaten)hiçbir televizyon dizisini de seyretmemekteyim. (E bundan bana ne diyorsaniz ki diyebilirsiniz Özgür Willy misali başka denizlere yelken açabilirsiniz...fakat lütfen bunu yaparken fonda Sezen Aksu'nun Giiiiit Giiiiit Giitme dur ne olursun, gitme kal yalan söyledim şarkısının çalmakta olduğunu da hatırlatırlayınız:) )

Benimkisi son derece bilinçli yapılmış bir seçim...neden çünkü:

1. Gazatelerde haber diye okuduğunuz şeylerin yarısından çoğu yanlış içerikle dolduruluyor. Ya yanlış tercüme oluyor ya da merak edip araştırmayan kalemler tarafından ele alındığı için mutlaka yanlış bilgiler yer alıyor.

2. Gazeteler artık bir foto-roman şeklinde basılıyor...Yani haberin resmi 5 büyüklükteyse ise yazısı 0.5 oluyor...Bazen o da olmuyor yalnizca bir başlık ve koca bir resim..."Türkiyeye mutlaka geleceğim" demiş olan ünlü bir yabancı mesela....Siz hayal gücünüzle başbaşasınız...

3. Gazetelerin manşetleri artık şarkıcıların aşk hayatı hakkında..Ya da aynı medya gurubunun TV kanallarında hit yapması istenen dizileri hakkında manşet yapılıyor.

4. Gazetelerin internet sitesi versiyonları ise artık pornografik yayın kategorisinde..."Onu hiç böyle görmediniz"...deyip bir sözde ünlünün bikiniyle çekilmiş fotoğrafları internet sitelerinin ana sayfasında...Doğrusu bazen iş yerinde haber sitelerinde dolanırken etraftakiler görüp de "annaaaam Fundaya bak kafayi yemiş..." diyecekler diye korkuyorum...Ya da uyduruk resim haberleri ...Her 10 günde bir mutlaka "bu ünlü kim" diyerek ünlülerin genç halleri ile yaşlılık hallerini resimlerle kıyaslayan sözüm ona haberler yapılıyor...

5. Cumhuriyet de artık hep aynı marşı çalıyor...Onun da haberlerine başka sebeplerden ötürü güvenemez oldum.

6. Televizyon haberleri ise üçünçü saniyeden itibaren vahşet haberleri şekline dönüşüyor...Vahşet, kan, gözyaşı, zulüm görenler vs. Hiçbir şekilde bilim, iş hayatı, endüstri, çevre vs. hakkında haber yapılamıyor...Rahmetli babam çok severdi haber dinlemeyi..Ne zaman onlara gitsek yemek sırasında bu korkunç haberleri dinlemek zorunda kalırdık...Bişey değil ben çok sulu gözlüyüm ağlıyorum böyle haberlerde...Neyseki Tibet de 3 yaşına kadar televizyon seyretmediği için kapattırabiliyorduk sevgili babacığıma.

7. Geçen gün Türkiyede yaşayan bir Alman arkadaşımla sohbet ediyorduk...en çok neyi özlüyorsun Almanya ile ilgili diye sordum...en çok dedi...güzel fikir alışverişlerinin yapıldığı politika tartışma programlarını ve resimsiz/renksiz bol inceleme yazılı gazetelerini dedi...

8. Dizilere bakıyorsunuz mutlaka ve mutlaka bir trajedi var...ama mutlaka...Birileri ayrılır ve ağlar, birileri vurulur ve karısı ağlar, çocuğu ağlar...Arkada feci bir dingir dingir müzik eşliğinde "anam anam...yaktılar beeeeeğniiiüüü" nidalari...Ya da Kurtlar vadisindeki gibi beş dakika boyunca etraf silahla taranır hiç ara vermeden...Niye seyredeyim ki...? Neden?

Ve biliyorum ki bu türlü yayınlarla cahillik gün be gün beslenmekte. Cahillik beslenmelidir ki bu yönetim oy alabilsin...Çünkü insanlar cahil kalmazsa biliyorlar ki onların varolabilmeleri mümkün değil. Cahillik beslensin ki hiçkimse neden diye sorulayamasın..Çünkü neden diye sorgularlarsa hiçbirşeye körü körüne inanmaz insanlar...

Neden ya? Neden biz böyleyiz? Anadolu Anadolu... Medeniyetin beşiği diyoruz da şimdi de medeniyetin mezarı mı olacak? Her haber mi magazine dönüştürülür kardeşim? Koskoca ABD başkanı gelir ülkeme, hiç ne konuşuldu, neden ilk benim ülkeme geldi diye tartışılmaz da o akşam yemek menüsünde ne varmış diye konuşulur...

Eh durum bu iken ben yaşarken etrafımdan kayıp giden o kadar çok şey oluyor ki...Bir yerinden yakalamak istiyorum ama...yapamıyorum...Ne yapmak lazım sizce?

Ay içim sıkıştı...kendi kendimi gaza getirme durumu oldu:) Biraz ara veriyorum...Belki başka birgün de eğitimdeki rezillikler hakkında konuşurum...

Peki ben olsaydim ve şu yazımı haber yapıyor olsaydım...Fonda ahan da şu müziği çalardım...eh işte bizim dizilerdekinin biraz gelişmiş hali...ama o kadar da değil :) Yok yok...deminden beri kafamda bu şarkı var...size de dinleteyim istedim.



5 yorum:

Biraz dedi ki...

Ulkenin karanlik icinde yurudugunu gordukca hem uzuluyorum hem de kiziyorum, ama insanlar memnunki kimse alternatif dusunmuyor.
Online bile olsa NewYorker okumani tavsiye ederim, ozledigin tarzi bulacaksin diye dusunuyorum.
http://www.newyorker.com/

indis dedi ki...

öyle bi yerde yaşıyoruz ki ancak kendi çabamızla iyi bir şeyler edinip, doğru yollara saparsak kendimizi geliştrebiliriz yoksa devlet ya da toplum bize faydalı olamayacak kadar senin yazdığın gibi. bu yüzden biz yaşarken yanımızdan geçen herşeyi yakalamaya çalışmak da fayda var, bunun için bir bukalemun dili geliştirmek gerekiyor!

FUNdy dedi ki...

Biraz-

Link için teşekkürler. Hakkını yemeyelim NTV yayınlarının çok güzel iki dergisi var. NTV Bilim ve NTV Tarih. İkisini de tavsiye ederim.

Aslında o kadar çok insan benim söylediklerimden şikayetçi ki...ama gene de azınlığız...Zira artık düzen ekonomi ile de desteklenir ve yönlendirilir hale geldi...bu adamlar kartlarını doğru oynuyorlar.

indis-

Di mi ya...Neydi şu kadının adı...hah nazan öncel..bi şarkısı vardır..."Gidelim buralardan dayanamıyorum...:)
Ya insan bırakıp gidemiyor da...:)

iyi olcaz iyi olcaz...Bak piril piril benim oglusumun gözleri...:)Öyle pırıldayan o kadar çok göz var ki etrafta.

nalan dedi ki...

artık cumhuriyet gazetesi okuyamıyorum. dört gün üst üste okuyunca beşinci günden itibaren depresyona girmeye başlıyorum maalesef. ama çorap sadece bizim başımıza örülmüyor da sanki tüm dünyanın başına epeyce büyük bir çorap örülmekte :(

FUNdy dedi ki...

nalan-

Doğru...Dünyamızı da tüketiyoruz ne yazık ki...Yani sen de öyle bir laf etmişsin ki şimdi tüm çıkışları kapamışsın :)