8.6.11

Abartma

Bir arkadaşım var. Hayatındaki her şeyi bana göre büyük bir abartı içinde yaşıyor. Mesela evini taşıyacak di mi? Artık kırk mahalle, bütün herkes onun taşınacağını biliyor. Tüm detaylar; nasıl kutulama yapmış, kim hangi odada kalacak, mobilyalar nereye yerleşecek gibi meseleler kamuya mal olmuş hale geliyor. Mutlu bir haber aldı diyelim ki mutluluk çığlıkları her yerde yankılanmaya başlıyor. Az tanıdığı ya da çok tanıdığı farketmez, herkese kendisini mutlu eden olayı anlatıyor. Ciddi bir konuşmanın ortasındayken örneğin, onun çığlık çığlığa ortama gelişini ve "n'oldu biliyor musun?" diye konuşmayı bölüşüne tanıklık edersiniz. Birisi başına gelen bir olayı anlatırken o " o da bi şey mi" "benim başıma ne geldi bak" deyip sazı eline alır ve tüm detayları anlatır. Kendi başına gelen olay onun için dünyanın en önemli olayıdır.

Ben bu olaya gıcık olurken, bugün bir biçimde bana gökten bir ışık geldi ve aslında insanların olayları ve mutlulukları abartmalarının doğru olduğuna karar verdim. Belki bunu ifade ediş biçimi daha farklı olabilir, ne biliyim mesela bunu herkes duymak zorunda degildir ama çok da alçak gönüllü olmamak hayatta bize olanların tümünün keyfini çıkartmamızı sağlar diye düşünmeye başladım. Aksi takdirde herşeye olağan şeyler gibi davranmak olayı gerçekten de çok olağan hale getirmiyor mu?

Sonra dönüp günlere baktığında, "vay be geçmiş gitmiş ve ben hiçbir şey anlamamışım" diyoruz. A be demeyelim cancağızlarım. Yaşayalım ve paylaşalım. Fakat n'olur, mümkünse çok çığırmadan...:)

Hadi Bakalım, Paolo Nutini'den New Shoes bugünün hediyesi olsun.

Hiç yorum yok: