Bu arada o kadar çok yahudi imgesi/simgesi vardı ki Chagall sergisinde...şaşırmadım desem yalan olur...Bir de pekçok horoz vardı resimlerinde...Acaba dedim yahudilerde birşey midir bu horozcuk...? internetten baktım yahudilerde değilmiş galiba ama Chagall resimlerinde onu doğurganlığı, bereketi sembolize etmek için kullanıyormuş...Bizde de ancak horoz gibi ötme denir...:) bi de Horoz Nuri tabiri vardır...hani kabadayılık yapan kişi anlamında...:)
neyse efendim oradan çıkınca beyoğlunda taze sıkılmış meyve suyu içtik...nar, armut karışık...oradan çıkıp Robinson Crusoe'ya gittik- bence istanbuldaki en güzel kitapçı....Tiboti kendisine ve akşam misafir gelecek olan arkadaşına bir kitap aldı...
ve işte işte...geliyor... geliyor...oradan çıkıp Thai Food yemeğe gittik...çokçok isimli tayland mutfağı sunan bir restoran...yemekler bence pek çok lezzetliydi...Ben güzel bir balık yedim...tiboti de çok güzel bir mantar çorbası içti, somon balığı yedi...Sonra da üstüne noodle yedi...Gerçekten...:)! Çokçok ambians olarak Tayland ortamını yakalayamamış ama lezzet olarak Sushico'daki Thai yemeklerinden iki gömlek daha iyi iş çıkarmış...Tabii daha pad thai'sini yemedim...Onun için ayrı bir seans düzenleyeceğiz....
İşte 4 yaşındaki oğlumla geçirdiğim enfes bir cumartesiden bana kalanlar bunlar...Doğrusu ya...çocuklar büyüdükçe paylaşımlar da artıyor, derinleşip renkleniyor...Hele onun küçük küçük ayakları ile size aya uydurmaya çalışması, sizinle sohbet etmesi, yemek yemesi, beyoğlunda yürümesi....
Gördüğüm en güzel gülümseme senin suratında duran gülümseme bebeğim....Bak gerçekten...Başka derlerse inanma...Sen gün gelecek gördüğün en güzel gülümsemeyi başkasının suratında göreceksin elbette...ama taaaa o güne kadar ve ondan da sonra benim için en güzel gülümseme senin suratındaki, gözündeki ve yüreğindeki olacak...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder