11.5.10

Maççudu Piççudu



Efendim bir gezelim görelim programımıza daha hoşgeldiniz. Bugünkü programda Maççidu Piççudu maceralarımdan bir enstantaaaaneee sunacağım siz sevgili izleyecilerime. Demek ki diyorum kendime, bugünlerde gezesim, göresim var. Hayırlara varsın diyelim ve geçelim konumuza.

Maççidu Piççudu bildiğiniz Machu Picchudur ve kendisi güzelim Güney Amerikanın güzelim Peru ülkesinde bulunur. Güzel lafı Peru için yetersiz kalmaktadır. Doğasından And Dağları fışkıran, insanlarından güleryüz eksik olmayan şaheser ama bir o kadar da şanssız bir ülkedir Peru.

İşte bu ülkeye ve onunla beraber Ekvadora 15 günlük bir gezi yapmıştım vakti zamanında.

Efendim 15 günlük gezimizin 4 günlük bölümü, Inka Trail tabir edilen bir trekking aktivitesi ile geçti. Inka Trail'da yaklaşık olarak 40 km'lik bir mesafeyi yürüyerek katediyorsunuz ve en yüksek noktada 4200 metreye çıkıyorsunuz. Oksijen olayını ciğerlerinizi dibine kadar pörsütmenize rağmen iğneyle arar halde oluyorsunuz. Bu yükseklik durumuna en iyi gelen şey Coca yaprağını emmek. Sürekli ağzınızda Coca Yaprağı ile dolaşıyorsunuz, şaka değil. Kafanız bir hoş olduğu için yüksekliği farketmiyorsunuz...:) Yok yok öyle diil, bilimsel bir açıklaması var da şimdi hatırlayamadım onu...:) Neyse...

Trail sırasında biz kuzey yarımküreyi temsil eden insancıklar kendi ağırlığımızı yukarı çekmek için uğraşırken, ötemizden berimizden porter tabir edilen güney yarımküreli insancıklar geçmekteler. Sırtlarında bizim bütün gurubun eşyalarını, 4 günlük yemek malzemelerini, ve çadırlarını taşıyan insanlar. Bizim ayaklarımızda altı adeta tank lastiği kalınlığında botlar varken, onlar çıplak ayakla yanımızdan seyirtiyorlardı.
Bu trail sırasında

- pasaportuma vurulan Inca Trail giriş damgasını,

- yaptığımız sohbetleri,

- tanıştığım insanları,

- geceleri konakladığımız çadırlarımızı,

- sabah saat beş civarı soğuktan titreyerek ama bir yandan da mutluluktan ağzımla kulaklarımın bir oluşunu hissederek uyanmalarımı,

- gördüğüm çiçeği, börtüyü, böceği ve özellikle hayatımda ilk kez orada gördüğüm sinek böceeeni-hummingbird ve onun müthiş kanat çırpışını,

- coca yapraklarını,

-niyeyse ekibin büyük bir kısmına fark atarak hep en önde yürümelerimi, (keh keh)

- kahkahalarımızı,

- yükseklik korkusuna içki içemediğimiz için hayıflanmamızı, (doymaz insanoğlu doymaz, bilirim

- son gece yaptığımız kampın, delinen gök ve yağan yağmura sebep toprak kayması ile vadinin dibine yuvarlanabileceği korkuma rağmen "oh doğa ne güzel" diye nefeslenmelerimi;
unutmam mümkün değil.

Ha bir de....Trail'in sonunda sis bulutu arasından Machu Picchu'nun o insanı kendinden alıp götüren, "atlayacam abi ben buraya, tutmayın beni" hissi uyandıran duruşunu, unutabilmem elbette mümkün değil.
İlla ki görülesi bir yerdir Peru ve yapılası bir çılgınlıktır Inca Trail.
Not: Resimler, çeşitli zamanlarda orada bulunarak benimle aynı keyfi yaşayan insanların olup, benim gezime ait değildir. Sahiplerine teşekkürü bir borç bilirim :)

2 yorum:

Biraz dedi ki...

Benim de en cok gidebilmeyi istedigim ulkelerin basinda geliyor, umarim yakinda giderim ben de, nasil bir bot/ayakkabi tavsiye edersin?

FUNdy dedi ki...

Biraz-
Hele senin oralardan iyice kolay gidiş geliş. www.gapadventures.com adresine bir ara göz at istersen. Ben onlarla gitmiştim ve çok memnun kalmıştım. Porter olarak gideceksen ayakkabıya ihtiyaç yok :) olmaz biraz tatil yapayım diyorsan o zaman bildiğin makosen ayakkabılar...Yok yok şaka şaka...O senin yazılarında bahsettiğin çadırı aldığın yerde trekking ayakkabıları vardır. Zaten öyle yerler satarken tüm detayları soruyorlar, sana en uygun ayakkabıyı önereceklerdir. Ben bildiğin lumberjack botlarla gimiştim.