3.6.10

Ayşegül Denizde Zamanları


Çocukken yazlığımız Çınarcık'taydı. Çok güzel günler geçirdik yahu. Çınarcıktan en çok hatırladıklarım-Sıkılabilirsiniz biraz uzun, kızmam, darılmam, çıkış düğmesine basmanız yeterli....

- Babaannemin her öğleden sonra plaja getirdiği koca bir sepet dolusu yemekler- illa ki çörekler, Adapazarı börekleri, meyvalar olurdu...Yutardık hepsini bir lokmada...

- O kadar küçük olmama rağmen bikini üstümü takacam diye inat etmelerim. Nasıl ki annem saklıyorsa ben de saklamalıydım onları :)

- Erzurumlu komşularımız. Onlarda her daim çay olurdu. Aynı kattaydı evlerimiz ya, ne zaman önünden geçsek hadi çocuklar gelin çay var derlerdi. Eh bir kere de olmasaydı be yahu...

- Kalbi delik bir Bora vardı, 4-5 yaşlarında yavrucak. Dudakları mosmordu, hatırlıyorum. Hep ondan bahsederken evimizde bir hüzün olurdu, ben de çok hüzünlenirdim o yüzden. Hüznün sebebini ancak 18imden sonra çözebildim.

- Durmadan lastik atlardım arkadaşlarımla. Abartıp boyun seviyesine falan çıkarırdık lastikleri. Zıplayacam da zıplayacam diye...Neredeyse zıplardık ama....:)

- Manyak bir beş taş oynama durumu vardı Çınarcık zamanlarımızda. Ablama özenirdim. Ne güzel oynardı beşleri... Parmak köprüsünün arasından taş geçirilen bölüm var ya...

- Çok zengin bir komşumuz ve yaşıtımız çocukları vardı onların. Fransada yaşarlar, yazın tatile gelirlerdi. Aman o ne evdi yahu, ne görkem, ne şaşaaa...Anneleri kızdığı zamanlarda çocuklarına Fransızca birşeyler söylerlerdi, onlar da "Hayır Anne olmaz öyle birşey" diye Türkçe yanıt verirlerdi, yarım yamalak Türkçeleriyle. Ama biz zaten anlamadığımız dilceyi duyar duymaz anlardık ki "hadi yavrum naş naş, herkes evine"...:)

- Botla açılıp derin denizlerde dalmaca manyaklığımız vardı. Ne süper ötesi bir eğlence...Bota çıkarken kayarsın tekrar denize düşersin. Deniz var ya, tertemizdi o zamanlar.

- Öğleden sonra illa ki dalgalanırdı deniz. Büyükler dert yanardı ama biz dalgaların içine gömülürdük keyif ilen...

_ Kestane ormanlarında hazine bulma sevdası ile kaybolurduk. Bi keresinde sabah gidip teeeee akşama kadar dönmediydik siteye. Döndüğümüzde bütün site kapının önündeydi. Merak etmişler. Abim dayak yemişti annemden, sen nasıl böyle bir şey yaparsın meraktan öldük burada diye. Ben yırtmıştım "ama abim dönmek istemedi anne" diyerek...:)

- Babamın yöneticiliği ve bu yüzden sürekli kavgalı olduğu Naciyanım Teyze.... Ayyy onların kavgaları yüzünden arkadaşım olan torunlarıyla konuşturmadıydı bi kere beni babam. çok içime oturmuştu hatırlarım. - (Babam seviyom seni. )

- Pazar akşamları Dallas....Ewingler...ertesi gün geri dönecek olmanın hüznü ama Dallasın heyecanı...

- Tabii ki üstü açık sinemalar. Babaannem oraya da yemek taşırdı. Bir keresinde yanımdaki adamın bembeyaz pantolununa vişne suyu dökmüştüm. Babaannem adama dönüp, "çamaşır suyuyla yıkarsanız bişicik kalmaz" dediydi. Ha ha ha...Benim gevşek modum oradan yadigar bana...:) (babaannem...bi tanesin)

2 yorum:

Biraz dedi ki...

tesvikiye vardi biraz ileride oyle elma toplamaya filan gidilirdi.

Sonra kumluk plajini da unutmamak lazim...sonrasinda o kumluk plaji bodrumun plajlarina benzeyecekti...herkesin bolmelerle ayirdigi artik kafe mi plaj mi ne oldugu belli olmayan yerlere donusecekti.

Dag yolu vardi ve dag yolu uzerindeki diskolar (artik simdilerde kimse diskoya gidelim demiyor onun yerine Cluba gidelim deniyor)

Persembeleri koy pazarini, cinaralti gazinosunu, vapur iskelesini, muthis gun batimini da eklemek lazim.

Ve isin tuhafi onca sene megerse sen de Cinarcik'ta kalmissin:) bilmemisiz yahu!:)

FUNdy dedi ki...

Biraz-
:)) cok iyiymis :) Fekat bir de ben ortaokula basladigim sene Yalova'ya transfer olduyduk...Belkim onun ucun...?
Tabii cinaralti, iskele, gun batimlari ve olmazsa olmaz üç reisler...:))