Merhaba Sevgili Arkadaşlar
Biliyorum uzun zaman oldu sizinle haberleşmedik. Hem biraz tembellik ettim hem de gerçekten de istediğim fırsatı bir türlü yaratamadım. Neyse uzatmayalım. Durumlar şöyle:
1. Roskilde Festivaline gittim. Gidişim bayaaaa bi zor oldu. Zira Türkiyedeki pasaport kıtlığı krizine yakalandım. Eski pasaportumun kullanım süresi dolduğundan, yenisine basvurdum. Normalde 2 günde çıkan pasaport tam 25 günde çıktı arkadaşlar. İnsaf yani!! Eh o kadar gecikince vize konusu da krize girdi. Ucu ucuna, Roskilde de ilk günü kaçırarak da olsa festivale yetiştim.
2. Bu sefer benimle beraber Chi Chi de vardı festivalde. Kendisi çok iyi bir yol arkadaşı olduğunu gösterdi. Her baba yiğidin harcı değildir öyle bir ortamda mutlu olmak, surat asmamak ve uyum sağlamak :) Chi Chi bunu başardı. Kendisine teşekkür eder, başarılarının bir ömür boyu devamını dilerim.
3. Bu sene festivale 2 tam gün katılabildim. İlk gün dediğim gibi vize konuları vardı, 4. gün ise Norveç ziyaretimiz dolayisiyla program dışı kaldı. Festivalin en en en en en iyisi Bruce Springsteen idi. Benim icin bir rüyanın gerçek olmasıydı. Gerçekten çok kıymetli, keyifli ve harika bir konser izledim. Ya yaşamadan anlaşılmaz dostlarım. Çok çok çok çok sevdiğiniz bir gurubu ya da şarkıcıyı o koskoca Orange Stage'de bir kere mutlaka seyretmelisiniz ki nasıl bir duygu selinden bahsettiğimi anlayabilesiniz. Yoksa kelimeler kifayetsiz kalıyor.
4. Festivalde H&M Reboot Camp adı verilen bir kampta kaldık. Beklentilerimin çok çok üstünde temizdi kamp alanı. Sabun, şampuan dağıtılan bir duşu bile vardı! O kadar yani!!! İki kisşilik çadırlarda kaldık. Kahvaltı da fiyatın içine dahildi. Ozellikle öğlen 1,5-2'ye kadar genellikle festivale gitmediğimiz düşünülürse, festivale yakın bi bölgede son ana kadar tembellik yapmak açısından son derece uygun bir alan. Bence kamp alanı daha kalabalık olunduğunda daha da keyifli olacak bir ortam. Gustalar kamp alanında bizi satmamış olsalardı belki daha fazla da eğlenebilirdik orada. Not: Cevap hakkı verilir
5. Müzik kısmına gelince:
• Benim için bir numara Bruce Springsteen idi. Hem bizi havaya soktu, hem de çok güzel şarkılar söyledi. 3 saat sahneden inmeden, zıpır zıpır zıplayarak şarkı söyledi. Helal olsun. Hungry Heart söylemedi, alacağı olsun :)
• Bon Iver Bruce ile çakıştığı için kaçırdım. Doğrusu izlemek istiyordum. Bon Iver'in büyük bir konser alanındaki performansını merak ediyordum.
• ALISON KRAUSS & UNION STATION feat. JERRY DOUGLAS- Gayet güzel ve eğlenceli bir performanstı. Jerry Douglas'ın canlı performansını görmek ilginçti zira onun sesini duyunca gözlerim George Clooney aradı :)
• Gossip- Tombik ve kendini beğenmiş ve fakat işte yam da bunun işin sevdiğimiz Beth Ditto'nun alıp götürdüğü Gossip, Orange Stage'i güneşin pırıl pırıl parladığı saatlerde salladı. Biz de büyük keyif aldık. Ben Beth'i Jean Paul Gaultier'in modelliğini yaptığında tanıdım ve iyi ki de tanımışım. Bu arada MAC'in yeni reklam yüzü olmuş.
• Jack White performansı da gayet başarılı idi kanımca. Seven Nations Army çaldığında tüm Roskilde inledi. Bundan eminim! Yerel medya 6 üstünden 3 vermiş ama ne biliiim, biz o kadar anlamıyoruz sanırım. Benim gibi en baba konserini yıllar önce Ali Sami Yen'de Rolling Stones olarak gösteren birisi için Roskilde Orange Stage bir nevi türbe falan :)
• Tuneyards-Konserilerini Türkiyede kaçırdım diye üzülmüştüm. Ne var ki Roskilde de dinleyip hayal kırıklığı yaşadım. Melodiden yoksun, gürültüyü andıran müzik anlayışı sanırsam çok bana göre değil. Konserden ziyade albümden dinlenesi benim için.
• The Vaccines- İngiliz İngilizdir. Gayet iyiydi.
• İlk gün vize yüzünden The Cure kaçtı. Son gün Norveç planımız yüzünden Alabama Shakes, Friendly Fires kaçtı. Bi de planlama hatasıyla Hank3'ü kaçırdım.
Tedavimin başında doktor bana kürlerin ne kadar süreceğini söylerken ben Roskildeye gidebiliyor muyum diye hesap yapıyordum kafamdan :) O sebeple bu festival benim için daha bi özeldi. Hele bi de Bruce'la birleşince keyfine doyum olmadı. Özel anlar yaşadım kendimce. Bruce kosnerin sonnuna doğru seyirciler arasından birisini sahneye aldı. Sahneye çıkan kız da kemoterapi gören birisiydi- saçından anlıyorduk- ve bu benim için çok duygusal bir andı. Festival süresince etrafıma bakıp bi tane de benim gibi yok diye düşünürken cevap Bruce'dan geldi bana :)
Ne biliiim, bu türlü şeyleri çok seviyorum. Böyle özel anları yaşadığım için de kendimi çok şanslı görüyorum.
Not: Yukarıdaki see you in 2013? sorusunun cevabı da of kors my hors'tur :)